Selena Gomez’in Nesi Var?

0
710
Eylül Kübra Uzun

Yıllardır hepimizin aşina olduğu bir isim Selena Gomez. Ancak son yıllarda adını pek de iyi haberlerle duyamıyoruz, peki neden? Eylül Kübra Uzun

Öncelikle Selena’yı nasıl tanıdığımızdan bahsedelim. 1992 yılında henüz 16 yaşındayken doğum yapmış, bir çocuk annenin kızı olarak dünyaya gelmiş. Teksas doğumlu Selena, annesini yerel sahnelerde izleyerek büyümüş. Dolayısı ile sahne yeteneğinin kimden geldiğini biliyoruz. Bu süre zarfında kendi de annesi gibi yerel bölgelerde performans sergilemiş ve 9 yaşındayken ilk rolünü (Barney & Friends) oynamıştır. Henüz 12 yaşındayken Disney Channel tarafından keşfedilerek tüm dünyada tanınmasına neden olan Waverly Büyücüleri’nde rol almış. Oyunculuk yeteneğini geliştirirken müziğe de adım atıyor ve oldukça başarılı bir grafik çiziyor. Bu süre içerisinde çeşitli kategorilerde 40 ödül ve 44 adaylık alarak dikkatleri çekiyor. Çeşitli sosyal mecralarda en çok takipçisi olan ve fotoğrafları en çok beğeni alan kişi olması da dikkat çekici bir ayrıntı… Bana göre tabii ki bunlar şans eseri Selena’nın başına gelmedi. Yaptığı işlerde gerçekten yükselen bir grafik gösterdi ve yeniliklere çok açık olup, menajeri olan annesi ile birlikte kariyerine güzel bir yol haritası çizdiği için bu başarıları şaşırtıcı olmadı.
Ne olduysa Lupus hastalığına yakalandığı dönemde onun için her şey ters gitmeye başladı. Hastalığını öğrendiği zamanlarda da hayatına meşhur ilk aşkı Justin Bieber girdi. Bütün gözler ilişkisi nedeniyle onun üzerindeyken başta hastalığını saklamaya çalıştı. Yalnız bu hastalığın bazı yan etkileri vardı. Bağışıklık sistemini etkileyen bu hastalığın tam bir tedavisi henüz olmasa da vücudun farklı bölgelerine ciddi yan etkileri var. En başta böbreklere zarar veren Lupus, akciğerlere, cilde, iç organlara ve hastanın psikolojisine ciddi hasarlar verebiliyor. Bu hastalıkla mücadele ederken, özel hayatında da ilişkisi ona bu süreçte hiç yardımcı olmadı. Sürekli olarak ayrılıp barışan, araya aylar ve başka kişiler girmesine rağmen tekrar birbirine dönülen ve özelikle de Selena’nın ailesinin asla onaylamadığı bir ilişki oldu… Hatta bir dönem ailesi ile ilişkileri de kopma noktasına geldi, annesiyle menajerlik çalışmaları sona erdi. Tam bu yılın başlarında evlenecekler denirken bir anda ayrıldılar ve Justin daha önce kısa bir birliktelik de yaşadığı model Hailey Baldwin ile tekrar barıştı ve çok kısa süre içerisinde evlendiler.
Duygusal hayatında yaşadığı bu travma ona hastalığının da yan etkisiyle panik atak krizleri yaşatmaya başladı ve bu ataklar nedeniyle işini yapamaz hale geldi. Kariyerinde bir düşüş yaşamak üzereyken tedavi olursa bu süreci daha kolay atlatabileceğini düşündü ve kendi rızasıyla rehabilitasyon merkezine yattı. Bu ilk rehabilitasyon deneyimi değildi zaten… Geçtiğimiz günlerde rehabilitasyondan çıktıktan sonra ilk defa görüntülenen Selena, oldukça yorgun görünüyordu ve kilo almıştı, yüzünde garip diye tanımlanabilecek şişkinlikler vardı. Bu sefer medyada “Justin Bieber evlendi diye bunalıma girdi, estetik yaptırdı, kilosunu kontrol edemiyor, gittikçe çirkinleşti” gibi haberler yapılmaya başlandı.

”Şunu unutmamak gerekir; bahsettiğimiz kişi dokuz yaşından beri çalışan, çocukluğunu doğru dürüst yaşayamamış, vaktinden önce kadın olmaya itilmiş, tüm dünyanın gözlerinin üzerinde olduğu genç bir kadın”

Bu kadın aynı zamanda duygusal hayatında yeterince gel-git yaşıyor, son iki yıl içerisinde iki ayrı erkek arkadaşı (The Weekend-Bella Hadid ve Justin Bieber-Hailey Baldwin) ondan önceki ilişkilerine geri dönüş yapıyor ve bütün bu süreci de hastalığıyla mücadele ederek, akıl sağlığını da korumaya çalışarak geçirmeye çalışıyor. Bu süreçlerde Lupus hastalığı nedeniyle kemoterapi ve kortizon tedavisi gördü, böbrek nakli yaşadı. Çok zor bir hayat ve en önemlisi de bütün bu yaşadıklarını bizler gibi kendi içinde yaşamıyor, tüm dünyanın önünde yaşıyor. Bir insan bütün bunların karşısında ne kadar güçlü olabilir?

Geçtiğimiz yıl verdiği bir röportajda da bunu çok güzel anlatıyor: “Terapi süreci ile ilgili keşke herkes çok rahat konuşabilse… En modumuzun düşük olduğu zamanlarda bile biz kadınlardan beklenen daha güçlü, daha seksi, daha rahat, daha klas, yaşadığı sorunlar karşısında kendini hemen toparlayabilen insanlar olmamızı bekliyorlar. Bence bizlerin de yaşadıklarımızın karşısında güçlü durmak için çabalamak yerine, paramparça olabilmeye iznimiz olmalı…” Bence bu cümleler ders niteliğinde olmalı! Hepimiz etten kemikteniz. Hepimizin yaşadıkları kendine göre yeterince zor. Sonuçta insanız ve duygularımız var. Zaten çok zor bir düzende yaşıyoruz. Bir başkasını yargıladığımızda ne kendi hayatımız daha iyi bir hale geliyor ne de yargıladıklarımızın…
Sonuç olarak Selena Gomez’e bir şey olmuyor. Çok zor bir hastalıkla mücadele ediyor ve hepimizin yaşadığı duygusal gerilimleri bu dönemde biraz fazla yaşıyor. O nedenle bu süreçte hastalığının yan etkisi olsun ya da olmasın; biraz kilo alabilir, sivilcesi çıkabilir, kendini salabilir, psikolojik yardım alabilir, işine çok vakit ayıramayabilir. Biz bu süreçleri yaşadığımızda milyarlarca insanın önünde yaşamıyoruz diye, onun suçu bütün bu yaşadıklarını tüm dünyanın önünde yaşıyor olması olmamalı 😉