PERFORMANS SANATI YÜKSELİŞTE

0
712
Fulden Karayel

Sanat dünyası kulislerinde son dönemde performans sanatçılarının yükselişi konuşuluyor. ”Performans Sanatı” dendiği zaman aklımızda ilk olarak izleyicinin önünde canlı canlı  icra edilen bir sanat hali geliyor. 1960’lı yıllarda yaygınlaşmaya başlayan bu alan, fiziksel, düşünsel ve duygusal aktarımlar ile izleyicilerine yoğun deneyimler yaşatıyor. Yükselişte olmasının en büyük sebeplerinden biri de bu, sanatseverlere eseri gördükten sonra üzerine düşündürmesi. Performansların kurguları genellikle gerçek olaylara ve akılda tekrar tekrar yaşanan anılara dayanıyor. Sanatçı Ayça Ceylan’ın performans sanatı örneğin Ört, doldur, göm aşk ne? isimli eser sanatseverleri aşk üzerine düşündürüyor. Fulden Karayel

CEYLAN’IN SERÜVENİ
Çeşitli ilgi alanlarına sahip bir ailede büyüdüğünden bu deneyimle daha erken yaşlarda karşılaşma imkanı yakalayan Ayça Ceylan bu serüveni kısaca şöyle dile getiriyor; Benim için hareket etmek, yazmak ve fotoğraf çekmek, yeni şehrimi tanımanın en güzel yollarından biriydi. Şehri kayıt altına alarak anı defterimi oluşturmak istedim. Performanslarımdaki onarım başlığı da bu hal içinde kendini görünür kılmaya başladı.

“HEPİMİZE YER VAR”IN HİKAYESİ
Ayça Ceylan Hepimize Yer Var eserinin hikayesini şöyle anlatıyor; “Beden ve mega yapıların ilişkisi üzerinden bir “benlik ” sorgulaması olan “hepimize yer var” için İstanbul’daki birçok rotayı deneyimledim. Şehrimize kimler gelmiş kimler gitmiş, örneğin Galata’da bir köşe başında Gustave Flaubert ile karşılaşabilir miyim diye düşündüm. Örnekleri çoğaltabilirim, çünkü İstanbul yıllanmış kadim şehirlerin en nadidelerinden bir tanesi ve geleni gideni epey bolca. Şehrin zamanlar ötesi bilgisi ile rastlaşınca İstanbul benim için aile, arkadaş, sevgili ve bana birçok şeyi öğreten bir bilgeye dönüştü.

Beden ve mekan üzerine odaklanan bu serim çok sevdiğim antik kent ziyaretlerimden birinde kendine bir dal oluşturdu. Performanslarımı fotoğraf, video ve çeşitli malzemeler ile kayıt altına alıyorum. Bir nevi anı odaları inşa ediyorum diyebilirim. Anılara epeyce kıymet veriyorum çünkü zaman hepimize öğretilen lineer akışında değil sadece.

İLK PERFORMANSIN ÇIKIŞ NOKTASI
Galerideki ilk performansımı 2016 yılında Artnivo Project Space’te yaptım, ismi “her bir ben”. Bir akşam misafirliğinde birbirimize neleri anlatırız ve benliklerimizin nelerini değiş dokuş ederiz dedim ve o gece oluştu. Katılımcılar için de hafızalarında kalan bir gece oldu.

Sonrasında hissiyatlarını bana mailler, telefonlar, buluşmalar ile aktaran çok fazla kişi vardı. Bu benim için bir değişim noktasıydı. Performans sanatı alanındaki üretimlerim o zamana kadar kapalı bir mekana ihtiyaç duymuyordu. Üç yıl içerisinde Zorlu PSM, Bomontiada, STUDIO-X İstanbul, Contemporary İstanbul, Kempinski Hotel Barbaros Bay, Conrad, Tasarım Tomtom Sokakta, Casa Dell Arte, SALT Galata gibi çeşitli kurumlarla çalışma şansım oldu. Her iletişim, kurumların performans sanatına yaklaşımlarını olumlu şekilde farklılaştırdı. Performans sanatı, birçok kurumun hala en çok ilgi duyduğu şey değil, ancak performansınızı gerçekleştirmenizi önleyecek boyutta değil çünkü bazı kurumlarda bu deneyimi istiyor. Bana göre, yapmak istediklerinize olan tutkunuzla diğer kurumları da ikna edebiliriz.

ÖRT. DOLDUR,GÖM AŞK NE?
Mayıs ayında, Kadın Eserleri Kütüphanesi’nde gerçekleşecek “Ört, doldur, göm aşk ne?” isimli performansım var. Performanstan tadımlık: katılımcılar aile tarifimiz bir çayı yudumlayıp, aşk üzerine bir yolculuğu deneyimleyecekler. Yolculukta ritueller, mektuplar, hikayeler bizimle olacak. Bu arada performansın tüm geliri Kadın Eserleri Kütüphanesi’na bağış olarak aktarılacak. Gelin ve sizde bu deneyimin bir parçası olun.

Bir de geçen sene Şubat ayında başladığım bir buçuk sene devam eden performansım var. İsmi “Nemf” ve 19. yy sonunda İstanbul Boğazı’nda doğan bir su perisinin günümüzde de devam eden evini arama yolculuğu.

Yolculuk Kilyos ve Karaköy sahil şeridinde kapatılan plajları bize hatırlatıp, denizle olan ilişkimizi sorgulatıyor. Nemf karaya çıktığı, bedenini örten zarı yırttığı günden beri tekrar denize ulaşmanın yolunu arıyor. Ne yazık ki, o yol uzun süredir kapalı. İstanbul sahillerinde denizli, bol güneşli, bol eğlenceli, çocuklu çoluklu, gazinolu, gazozlu plajlar artık yok. Ne olduysa olmuş İstanbullunun denize iniş yolu tıkanmış. Bu yaz sonu Nemf’in yolculuğu son buluyor. Performansın arşiv sergisini hazırlıyorum. Sergi denize olan minnetimin de bir parçası aslında. Ayça Ceylan’ın Mayıs ayında, Kadın Eserleri Kütüphanesi’nde “Ört, doldur, göm aşk ne?” isimli performansı olacak. Bu yolculukta ritueller, mektuplar, hikayeler sanatseverlerle olacak. Bu arada performansın tüm geliri Kadın Eserleri Kütüphanesi’ne bağışlanacak. Gelin ve sizde bu deneyimin bir parçası olun. Sanat dolu günler dilerim.