Geçen yıl Ağustos ayında Mersin’de doğanın kalbinde daha önce benzeri görülmemiş bir sanat buluşması yaşandı: Arnica Art Land Sanat Çalıştayı… Arnica Yönetim Kurulu Başkanı Senur Akın Biçer’in önderliğinde farklı şehirlerden ve farklı yaşlardan 32 sanatçı, bir hafta boyunca doğada olmanın farkındalığıyla bir aradaydı. Sanatçılar arasında bağların kurulduğu, sanat üzerine sohbetlerin gerçekleştiği ve sanatçıların ilgi çekici eserler ürettiği çalıştay bu yıl da yine Mersin’de gerçekleştirilecek. Kalbi sanat aşkıyla dolu olan ve Mersin’in çağdaş sanatla anılması için bu projeyi başlatan Senur Akın Biçer’e Fashion World Tükiye okuyucuları için sorularımızı yönelttik.
Röportajımıza başlamadan önce sizi biraz tanıyabilir miyiz?
1969 yılında İstanbul’da doğdum. Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Kimya Bölümü’nden mezun oldum, daha sonra York Üniversitesi’nde finans eğitimini tamamladım. Arnica Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapıyorum. Bana göre hayat, iş yaşamı, sosyal hayat ya da sanat diye birbirinden bağımsız parçalardan oluşmuyor. Tüm bunların uyumlu bir bütünü. Bu nedenle benim için çok önemli olan üretim ve iş dünyasının yanı sıra sanat ve sivil toplum alanlarında da etkin yer almayı önemsiyorum.
Sanata olan ilginiz ne zaman başladı? Sanat alanında gerçekleştirdiğiniz kişisel çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz?
Ressam ve heykeltıraşlarla sanat sohbetleri yapılan bir evde büyüdüm. Arnica markamızın kurucusu babam Hasan Akın, çevresinde “mucit mühendis” olarak bilinen ancak icat ettiği her üründe tasarıma da önem veren bir insandı. Tasarım konusunda da ressamlara, heykeltıraşlara danışırdı. Yeni bir ürün üzerinde çalışırken bir noktada sıkıştığını hissederse uzun uzun bakmaktan keyif aldığı resimler asardı çalışma odasına. Ben de resim yapmaya karşı hep çok istekliydim. Liseden sonra bu ilgim daha da arttı. Üniversitede resim ve seramik dersleri aldım. Çalışma hayatına başladığımda iş için yurt dışına gittiğimizde mutlaka o ülkenin sanatına yakından tanımak için müzelerini gezerim, atölye çalışmalarına katılırım. Bir Uzakdoğu seyahatinde de Japon fırça sanatı sumi-e atölyesine katılmıştım. Bu sanata hayran oldum. 2013 yılında İngiltere’de London Art College’da bitki illüstrasyonu ve Japon resim sanatı sumi-e eğitimlerini tamamladım. Nisan 2012’den bu yana da Japonya’daki Nihon-shuji Kaligrafi Cemiyeti’ne devam ettim. Buradaki sumi-e eğitimimi tamalyaraka “master” seviyesinde diploma almaya hak kazandım. Ülkemizde birçok sergide eserlerim yel aldı. Özel olarak Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki karma sergilere davet edildim. Ayrıca Japonya, Hollanda, Bulgaristan ve İngiltere’de de sergilere katıldım. Sumi-e ile ilgilenirken bir yandan da geleneksel Türk sanatları eğitimlerimi tamamladım. Topkapı Saray Nakkaşhanesi’nde iki yıl tezhip eğitimi aldım. “Ebru sanatının yaşayan insan hazinesi” Hikmet Barutçugil’den ebru dersleri aldım. Ayrıca pandeminin ardından sanatın iyileştirici gücünden daha iyi yararlanmak, toplumun daha geniş kesimlerine ulaştırabilmek amacıyla İthaf Sanat dergisini hazırladık. İmtiyaz sahipliğini yapmaktan mutluluk duyduğum bu dergi, üç ayda bir sanatın çok farklı dallarından zengin bir içerikle okuyucuya ulaşıyor. Ayrıca ülkemiz çağdaş sanatı açısından çok önemli bir platform olmasını hedeflediğimiz Arnica Art Land Sanat Çalıştayı projesini hayata geçirdik.
Geçen yıl çalıştay kavramına modern bir dokunuş olarak nitelenen Arnica Art Land projesini başlattınız. Kapsamını aktarabilir misiniz?
Arnica markasının temelinde tasarıma verilen önem ve özen olduğun için sanata yönelik ilgimiz aynı zamanda kurumsal bir nitelik de taşıyor. Babamın sahip olduğu estetik bakış açısı ve sanata verdiği önemi yaşatmak bizim için önemliydi. Bu nedenle Arnica’nın Avcılar’daki fabrikasının önünde bulunan siloları sanatsal objelere dönüştürmek istedik. Bu süreçte tanıştığımız küratör Denizhan Özer’in sunduğu projeyi değerlendirerek kardeşim Serhan Akın ile birlikte merhum babamız Hasan Akın’ın anısına saygı niteliğinde olacak Arnica Art Land Çalıştayı’nı hayata geçirmeye karar verdik. Çalıştay, Mersin’in Borcak Yaylası’nda, her taşında babamın emeği bulunan yayla evimizin de üzerinde bulunduğu 30 dönümlük ormanlık arazide gerçekleştirildi. 23-30 Ağustos 2022 tarihleri arasında biri Azerbaycan’dan olmak üzere ülkemizin çeşitli kentlerinden katılım sağlayan 32 sanatçı eserler üretti. Tamamen doğanın içinde oluşturulan bu sanatsal ortam aynı zamanda sanatçılar arasında güçlü bağların kurulduğu, sanat sohbetlerinin yoğun olduğu bir etkinlikti. Amacımız Mersin’in adının çağdaş sanatla bilinmesini sağlamak, ülkemizi de uluslararası sanat çevrelerinde daha etkin hale getirmek. Ayrıca ileride Mersin’de çağdaş sanat müzesi kurmayı hedefliyoruz. Bu yıl da temmuz ayında birer haftalık üç dönem halinde ressamlar ve heykeltıraşların katılımıyla 2. Arnica Art Land Sanat Çalıştayı’nı gerçekleştireceğiz. Çalıştaylarımız uluslararası nitelikte olacak.
Çalıştayda üretilen eserler de bu yıl 2 Haziran itibariyle Mersin’de sergilenmeye başlayacak. Sergi hakkındaki detayları paylaşabilir misiniz?
İlk çalıştayımıza katılan Türk resminin usta kuşak, orta kuşak ve genç kuşak dönemlerinden sanatçılar 80’den fazla eser üretti. Bu eserler ilk olarak Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan fabrikamızda sergilendi. Çalışma arkadaşlarımızın yoğun ilgisi, sanatçılarla yaptıkları sohbetler ve değerlendirmeler bize büyük mutluluk verdi. Bu eserleri daha geniş kesimlere ulaştırabilmek için çeşitli illerde sergiler düzenleyeceğiz. Daha önce yaptığımız sergi planını yaşadığımız çok üzücü deprem felaketi nedeniyle 2 Haziran’a erteledik. Mersin Güzel Sanatlar Galerisi’nde 2-30 Haziran 2023 tarihleri arasında sanatseverlerin ilgisine sunacağımız sergimiz için çok heyecanlıyız. Kentimizin en önemli tarihi yapılarından biri olan bu galeri, sanatı, doğayı ve tarihi buluşturan bir etkinliğe ev sahipliği yapmış olacak.
Eklemek istedikleriniz neler?
Sanata yönelik ilgimizi, bakış açımızı ve desteğimizi aktarabilme fırsatı sağladığınız için teşekkür ederim. 6 Şubat 2023’te meydana gelen depremler, sadece 11 kentimizi değil tüm ülkemizi derinden yaraladı. Mersin de deprem bölgesine yakınlığı nedeniyle bu süreci çok daha yakından yaşadı. Sanatın iyileştirici gücüne her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemdeyiz. Bu nedenle sanatsal etkinliklerimizi mümkün olduğunca geniş kesimlere ulaştırmaya devam edeceğiz.