Yapılan son araştırmalara göre pandemi sürecinin hala devam etmesi, çalışanlar arasında stres, kaygı ve yalnızlığı artırıyor. Performans ve mentor koçu Fatih Elibol, çalışanların %30’unun izin almasına neden olan bu sorunun yıkıcı sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekiyor.
Pandeminin pek çok alan gibi profesyonel yaşamın da ana gündem maddesi olduğu 2020 yılı geri kaldı. Ancak salgınla mücadele süreci hala devam ediyor. Birçok ülkede aşılamalar başlasa da virüsün mutasyona uğraması dünyanın eski düzenine dönmesi için henüz erken olduğunu gösteriyor. Bu durum, profesyonel sahada çalışanları olumsuz etkiliyor. Dünya Ekonomik Forumu-Ipsos tarafından yapılan bir anket çalışmasına göre, tam anlamıyla salgının önüne geçilememesi, çalışanlar arasında stres, kaygı ve yalnızlığı artırdı. Çalışan yetişkinlerin yaklaşık %30’u bu nedenle izin alırken %56’lık bir kesim iş güvenliği konusunda endişe yaşadığını, %55’lik bir kesim de iş rutinleri ve organizasyondaki değişikliklerden dolayı strese girdiğini belirtti. Çalışanların %40’ı ise üretkenliklerinin düştüğünü ve evde çalışmanın zor olduğunu düşünürken ankete katılanların neredeyse yarısı evden çalışırken yalnız hissettiğini söyledi.
Evde uzun süre yalnız kalmak stresi tetikliyor
Kendi kendine çok fazla zaman geçiren insanların başkaları tarafından soğuk insanlar olarak algılanıyor. Bu durum, kişi en düşük düzeydeki iletişim için bile gereken sosyal becerilerden yoksun olduğunda, gerçekten bir problem olabilir. Çok küçük bir konuşmayı bile nasıl yapacağını bilemeyen biri, sosyalleşmeye susamış bile olsa, sanki başkalarıyla arkadaşlık etmek istemiyor gibi davranabilir. Benzer şekilde, yaşama karşı tamamen kötümser ve eleştirel bir bakış açısı da, başkalarıyla iletişim kurma yeteneğimizi engelleyebilir. Evden çalışmanın yaygınlaştığı pandemide yalnız başımıza çok zaman geçirmek, strese yol açıyor ve sağlıksız bir şekilde başkalarından gelecek uyaranlara fazla bel bağlamaya neden oluyor.
Yalnızlık hissi yıkıcı sonuçlar doğurabilir
Yalnızlık hissi, uzun vadede gerek bireysel gerekse profesyonel yaşamda yıkıcı sonuçlar doğurabilir. Kişinin motivasyonuyla birlikte hem yaşam hem de çalışma enerjisini tüketir. Bu durumda yaptığı hiçbir faaliyetten keyif almayan, tatmin olmayan ve var olma amacını sorgulayan bireyler görürüz. Tüm bunlar çok haklı dışavurumlar olmakla birlikte mutlaka üzerine gidilmesi ve çözülmesi gereken sorunlardır. İçerisinde bulunduğumuz zorlu pandemi sürecinde daha da tetiklendiğini gördüğümüz yalnızlık hissinin daha çok iletişimsizlikten ve sosyal ihtiyaçların giderilememesinden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Bunun önüne geçmek ise kişinin kendi çabalarının yanında bulunduğu ortamın gösterdiği yaklaşıma ve desteğe bağlıdır.
Koçluk desteği gündeme alınmalı
Pandemi sürecinde yöneticilerin çalışanlarla olan diyalogları hiç olmadığı kadar önem kazanıyor. Çünkü hangi ölçekte olduğu fark etmeksizin tüm profesyonel yapılarda, bireylerin kurumsal hedefler dışında yeni bir ortak noktası daha oluyor. O da ilk defa karşılaşılan bu olağanüstü sürecin üstesinden gelmek olarak karşımıza çıkıyor. Ancak bunun yalnızca motivasyon konuşmalarıyla veya ileriye dönük vaatlerle mümkün olmayacağı aşikar. İşte bu noktada koçluk desteğinin gündeme alınması gerekiyor. Zira bireyler her ne kadar yaşamlarında belirli bir yolu kat etmiş olsalar da pandemi sürecinde de şahit olduğumuz gibi yaşamın değişen şartları bireyleri duygusal açıdan fazlasıyla zorluyor. Bu nedenle son dönemde profesyonel koçluk desteği şirketler tarafından sıkça başvurulan bir hal aldı. Özellikle takım ve grup koçluğuyla ekiplerin pandemide karşı karşıya kaldığı yalnızlık duygusunu aşmalarını sağlayarak kurumsal ve bireysel değerleri doğrultusunda başarılarına başarı katıyoruz.
Değişen koşullar değerlerimizi güçlendiriyor
Koçluk desteği temelde bireylerin yenilenen hayatlarında ileriye doğru nasıl hedefler belirleyecekleri hakkında farkındalığını artırmayı amaçlıyor. Yani katılımcıların kendilerini fark etmelerini, algılarını açmalarını, öz potansiyellerini ortaya çıkarmalarını sağlıyoruz. Böylece çevrelerini analiz ederek iletişim becerilerini geliştirebiliyor, mevcut şartlara uyum ve dönüşümü koçlukla güçlendirebiliyorlar. Başarıya giden yolda daha bilinçli adımlar atabiliyorlar.