Pazarın yeni ve güçlü oyuncusu Santefor Sağlık Ürünleri A.Ş. 2020 Ekim’inde sektör tecrübeli bir ekip tarafından uluslararası yatırımla kurulmuş ve öz kaynakları ile büyümesini sürdürüyor. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kaan Pusat Santefor’un ilk markası Nutrefor’un; doğadan ilham alınarak insanların sağlıklı, doğal yaşamasına katkıda bulunmak için Eczacı, Hekim, Diyetisyen, Pedagog ve Akademisyenlerden oluşan uzman kadro tarafından geliştirildiğini; şirketin yeni nesil teknolojilerle yeni nesil ürünler keşfetmeye devam ederken bir yandan da dünyaya açılmaya hazırlandığını paylaştı.
Araştırmalar; günümüzün koşuşturmalı iş ve okul hayatında sağlıklı ve dengeli bir beslenmenin gittikçe zorlaştığını hem çocuk hem yetişkinlerin sebze-meyveyi gittikçe daha az tükettiğini göstermektedir. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kaan Pusat; Santefor Sağlık Ürünleri olarak buna dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için “Renkli Beslen” sloganına da direkt tanıtım yatırımı yaptıklarını ve Nutrefor’la birlikte bu sloganı da zihinlere yerleştirmek istediklerini aktardı.
Tohumdan çatala (tabağa) besin öğesi kaybı
Son 100 yılda % 40’a varan azalma
Tohum, gübre, ilaçlama, toprak kalitesi, uzun tedarik zinciri, gıdaların saklanması, pişirilmesi, işlenmesi nedeniyle besinler eskisi gibi değil. Birçok sebze ve meyvenin geçen yıllar içerisinde vitamin ve mineral içerikleri azaldı. Acıbadem Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Murat Baş’ın aktardığına göre; özellikle endüstriyel tarıma geçiş sonrası son 100 yılda sebze ve meyvelerdeki vitamin ve minerallerde % 40’a varan azalma tespit edildi. Toprağın yaşlanması ve kullanılan tarımsal ilaçlar nedeniyle toprak mikrobiyotasının bozulması; sebze-meyvelerin kendilerini doğaya karşı korumak için ürettikleri antioksidanların azalmasına da neden oldu.
Sağlıklı ve uzun yaşamın sırrı: Renkli Beslenme
Günde 2 meyve, 3 sebze
Dünya Sağlık Örgütü’nün 2003’ten beri altını çizdiği gibi, sağlıklı yaşam için günde en az 5 porsiyon sebze-meyve tüketilmesi gerekiyor. 2021 yılında Harvard Tıp Fakültesi ve Amerikan Kalp Derneği’nin 100 binden fazla insanla, 30 yılda 4 kıta ve 29 ülkede yapılan araştırmalarla yaptığı derleme ortaya koydu ki; bu 5 porsiyonu 3 sebze ve 2 meyve olarak tüketilirse daha sağlıklı ve uzun bir yaşam sürdürülebilinir. Porsiyon miktarı; avuç içimize sığan 80 gram’lık gıda olarak düşünülebilir. Lahana, ıspanak ve marul gibi yeşil yapraklı sebzeler; beta-karoten açısından zengin sebze ve meyveler; havuç, turunçgiller gibi C vitamini bakımından zengin gıdalar beslenmeye eklenmelidir. Yoğun nişasta içeren mısır, patates gibi gıdalar bu kapsamın dışındadır.
Çocuklar yemek istemiyor, yetişkinler önceliklendirmiyor
Prof. Dr. Murat Baş; öğünlerde tabağın yarısının sebze-meyvelerden oluşması gerektiğini belirtirken; yapılan çeşitli araştırmalar da insanların sağlıklı beslenmekte zorlandığını, fast food ve abur cubur gıdaların sağlıklı beslenmenin önündeki en büyük engel olduğunu söylüyor. Akdeniz tipi beslenen Avrupa ülkelerinde bile günde en az 4 porsiyon sebze-meyve yenme oranı ortalama % 25’tir. Amerika’da ise çocukların sadece % 7’sinin 5 porsiyon sebze-meyve yiyebildiği ölçülmüştür. Ülkemize bakıldığında Gazi Üniversitesi araştırması çocukların % 70’inin sebzeleri yemek istemediğini; Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması da yetişkinlerin % 50’sinin yeterince sebze-meyve tüketmediğini göstermektedir.